P
Padişahbet
Administrator
Yönetici
Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr - Tarih boyunca 'çiçeklerin kraliçesi' olarak anılan gül, yeryüzündeki hemen her uygarlıkta hayranlıkla anıldı. Arkeolojik bulgular, gülün 200 milyon yıllık geçmişi olduğunu ortaya koyuyor. Şifa veren özelliğiyle hastalıkları tedavi etmekten yemeklere lezzet katmaya, eşsiz kokusuyla duyuları büyülemekten gündelik yaşamın vazgeçilmez bir parçası olmaya kadar gül, insanlığın her döneminde özel bir yere sahip oldu. Sümerler’den Roma’ya, Orta Asya Türkleri’nden Osmanlı’ya uzanan yolculuğunda sayısız medeniyetin kültürüne işleyen bu eşsiz çiçeği, adına Nikola Tesla’nın bile övgüler düzdüğü gülü Parfüm Tasarımcısı, Koku Uzmanı ve Aromaterapist Bihter Türkan Ergül tüm bilinmeyen yönleriyle anlattı.
MEZOPOTAMYA MEDENİYETLERİNİN BAŞ TACI
Eski çağlarda özelikle Mısır, Çin, Sümer, Mezopotamya medeniyetlerinde ve Yunan mitolojisinde gül oldukça önemliydi.Musevilik ve Hristiyanlık'ta gülün ayrı bir yere sahip olduğunu söyleyenBihter Türkan Ergül lakin İslamiyet’te Hz. Muhammed’in gül kokusuyla özdeşleşmesiyle çok daha önem kazandığını ve bir sembol haline geldiğini söyledi. Birçok medeniyette olduğu gibi güzel kokunun Sümerliler için de vazgeçilmez olduğunu dile getiren Ergül, Sümerlerde sığla (akgünlük), defne, nane, mür gibi kokulu maddelerin kullanıldığını ancak baş kokularının gül olduğunu iletti. Sümerlilerin M.Ö. 1800 yıllarından itibaren gül suyu ve diğer çiçek sularını elde ettiklerinin bilindiğini ve kullanım yöntemlerinin Babil tabletlerinde yer aldığını paylaşan Ergül, Ninova ve Babil'in güzel koku üretiminin ve ticaretinin merkezi olduğunun hatta Babil'in Asma Bahçeleri'nin dört bir yanının güllerle donatıldığının bilgisini verdi.
Roma İmparatorluğu'nda hükümetin yapmış olduğu anlaşmalar sayesinde ticaret yollarının önünün açılmasıyla kokulu yağların ulaşımının yaygınlaştığını ve ucuzladığını söyleyen Koku Uzmanı ve AromaterapistErgül, kokulu yağlar satan dükkanların sayısının hızla çoğaldığını ve çeşitliliğin artırdığının altını çizdi. Eşsiz seçilmiş güllerden özenle hazırlanan bu koku karışımlarının Kral Nero'nun hükmettiği dönemle anıldığını ileten Ergül, "İmparatorun sevdiği koku gül olunca etrafındaki soylular ve aristokratlar da sürekli gül kokularına bulanarak gezdi. Gülü, safran çiçeği, ayva çiçeği, Hint sümbülü, Mürrü Safi takip ediyordu" dedi.
OSMANLI'DA DA HER ALANDA KULLANILIYORDU
Gülün, Türklerin olduğu gibi Osmanlıların da günlük hayatında hatırı sayılır bir yer tuttuğunu ileten Ergül, "Osmanlı'da gül kadın ve erkek kıyafetinde, takılarında, eşyasında yaygın bir motif olarak kullanılmış. Osmanlı mutfağına özel gül reçeli ve gül şurubu dışında gül suyu ve gül yağı hayatın her alanında mevcuttu. Gül, İslamiyet’teki yeri sebebiyle de baş tacı oldu. Osmanlı döneminde gül hem süs bitkisi olarak yetiştirildi hem de gül suyu ve gül yağı olarak üretimi yapıldı. Osmanlı İmparatorluğu’nun kültürel bir unsuru olan gül, devlet erkânından gündelik hayata kadar tüm ihtişamıyla haklı gururunu yaşamaktaydı" açıklamasında bulundu.
'ŞİFAHANELERDE BAŞLICA KULLANILAN İLAÇTI'
Gül suyu sarayda sadece ellere dökülen hoş kokulu bir sıvı değildi. Yemeklerde, tatlılarda kullanıldığı gibi aynı zamanda da içiliyordu. Özelikle ateş düşürücü olarak bilinen gülün bebek mamalarında dahi kullanıldığını söyleyen Bihter Türkan Ergül, "Osmanlı sarayında ve şifahanelerinde gül suyu, gül yağı, gül macunu ve gül kurusu başlıca kullanılan ilaçlardandı. Osmanlı hekimleri tıpta önemli çalışmalar yapmış, pek çok hastalığa çare bulmuşlardı. 9. yüzyılda hekim El- Kindi'yi, hekim ve botanik bilimcisi Dinaveri'yi, gül yağı, gül suyu ve gül macununu çeşitli hastalıkların tedavisinde ilaç olarak tavsiye ettiğini görürüz. Yine 12. yüzyılda yaşamış olan büyük alim ve hekim İbn-i Sina gül suyunun ruhi ve bedeni hastalıklarda tedavi edici etkisinden bahseder" diye konuştu.
Osmanlı hekimlerinin gül ve gülden yapılmış ilaçların üzerinde durduğunu ve sıklıkla kullandığını ileten Ergül, şöyle konuştu:
Alıntı Metni
'KOKLAYINCA FREKANS VE ENERJİYİ YÜKSELTİYOR'
Gülün bugüne kadar birçok medeniyet tarafından sayısız alanda kullanılması o kadar kapsamlıdır ki anlatmakla bitmez.Bihter Türkan Ergül, beynimizin tıpkı sesler ve gördüklerimiz gibi kokuları da enerjileriyle algıladığını belirterek, "Beynimiz kokulara çok duyarlıdır. Güzel kokular hızlı bir şekilde bedenimize ve ruhumuza etki eder. Gül kokusu ruhun ilacıdır. Bütün kadim uygarlıklarda ortak bir inanç vardır. ‘Duygular bedeni etkiler’. İnsan bedeni güçsüzleştiren hastalıklara ortam hazırlayan duyguların başında koku gelir" açıklamasında bulundu. Her kokunun farklı bir frekansa sahip olduğunu söyleyen Ergül, bu frekansın hipotalamus ve talamus gibi beyin bölgelerindeki komşuluk ilişkileri nedeniyle vücudun farklı sistemlerinin fonksiyonlarını etkilediğini vurguladı. Farklıkokuların zamanla beyinde koku hafızasını oluşturduğunu ifade eden Koku Uzmanı Ergül, "Kişi bu kokuyu algıladığında bir reaksiyon verir"yorumunu yaptı.Tarih boyunca bütün medeniyetler tarafından mucize olarak görülen gülün şifasından yararlanabilmek için yapılması gerekenleri ise Ergül, şu şekilde anlattı:
Alıntı Metni
2 PARMAKLA KOPARTMAK EN DOĞRUSUYMUŞ
Koku Uzmanı ve Aromaterapist Ergül, gülün şifasından faydalanabilmenin bazı kurallara bağlı olduğunu da belirtti. Ergül, gülün hırpalanmasının şifasından mahrum kalmak anlamına geldiğini, sabah saatlerinde toplanması gerektiğini vurguladı. Ayrıca tasavvufta gülün huzuruna edeple çıkılması gerektiğini, gülü koparırken ona şifa ile yaklaşılması ve ‘Ya Rahim’ esmasının okunmasının önemine dikkat çekti.Gülü iki parmakla koparmanın en doğru şekil olduğunu paylaşan Ergül,"Gül gelmiyorsa rızasının olmadığını kabul etmek lazım" diye de ekledi. Açmış bir gülün toplanması, goncayken güle dokunulmaması gerektiğini dile getiren Koku Uzmanı ve Aromaterapist Bihter Türkan Ergül, "Toplandıktan sonra bakır bir imbiğe yerleştirin, üzerine içilebilir temiz su ekleyin ve içine zemzem eklemeyi unutmayın. Kaynatmak için odun ateşi kullanın. Ateş yakarken gürgen, meşe ya da sedir ağacı kullanmalısınız. Yavaş yavaş demlemelisiniz. Bu ritüellere uyarsanız gül ruhunu nakşeder ve o zaman da eşsiz bir gül suyu olur" diyerek gerçek bir gül suyunun nasıl hazırlanacağını tarif etti.
GÜL SUYUNUN ORGANİK OLUP OLMADIĞI NASIL ANLARIZ?
Bihter Türkan Ergül, piyasada halihazırda bulunan gül sularının organik olup olmadığını anlamak için bazı püf noktalar verdi. Öncelikle gül suyunun organik bir sertifikası olması gerektiğini, bu sertifikanın varlığının o gül suyunun tarladan üretime kadar izlenen tüm aşamalarının organik olduğu anlamına geldiğini söyledi. Gerçek gül yağının gramının pahalı olduğunu ve neredeyse altın fiyatıyla yarıştığını ileten Ergül, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
Alıntı Metni
Gülün şifasının yanlış anlaşılabildiğine de değinen Bihter Türkan Ergül, insanların hiçbir uzmana danışmadan tamamen şifalı olduğu gerekçesiyle göbeğine, kulağına gül yağı damlattığını fakat bunun tamamen yanlış olduğunu ifade etti. Ergül'e göre göbek deliği çok hassas ve milyonlarca sinir hücresine bağlanan bu yere rastgele gül yağı sürmek hatalı bir davranış.Gül yağının içinde kimyasal barındırabileceği, doğal olsa bile göbek deliğine damlatmanın her zaman olumlu sonuç vermeyeceği konusunda uyardı. Frekans, dişil enerji yükseltmek gerekçesiyle yapılan bu uygulamanın hem fiziksel hem de psikolojik olarak zarar verebileceğinin altını çizdi.
NİKOLA TESLA, ISPARTA GÜLÜNE İŞARET ETMİŞ
Bilim insanı Nikola Tesla'nın yaptığı açıklamayla Isparta gülünün önemine değinen Koku Uzmanı ve Aromaterapist Ergül şu detayı da paylaştı: "Nikola Tesla yaklaşık yüzyıl önce yaptığı açıklamasında gülün frekans boyutuyla ilgilenmiş ve gülü övmüş. Yıllar geçtikten sonra bu açıklama Japonlar'ın dikkatini çekmiş. Yaklaşık 6 yıl süren bir araştırmayla gülü inceleyen Japonlar dünyadaki bütün gülleri toplamışlar ve dünya üzerinde frekansı en yüksek gülün Isparta gülü olduğunu görmüşler."
Isparta gülünden Karagül'e kadar her gülün kendi dinamiklerine göre farklı bileşenleri olduğunu ileten Ergül, gül suyu kullanmanın faydalarını sıralayarak açıklamalarını noktaladı:
- Göz altı kararmaları giderir.
- Cildin erken yaşlanmasını engeller.
- Düzenli olarak kullanıldığında akne ve sivilce oluşumunu önler.
- Baş ağrılarını dindirir.
- Vücuttaki kollajen sentezini hızlandırıp yaşlanma sürecini yavaşlatır.
- Rahatlatıcı ve stres giderici etikisi vardır.
- Gün boyu cildinizde biriken yağlardan gül suyuyla kurtulabilirsiniz.
- Saçların gür ve sağlıklı şekilde uzamasını sağlar. Bunun için şampuanınıza biraz gül suyu eklemeniz yeterli olacaktır.
- Bakteriyel enfeksiyonlara karşı iyi gelir.