P
Padişahbet
Administrator
Yönetici
LinkedIn üzerinden gelen zarif ve güven verici mesajlar, artık sadece kariyer teklifleri değil, aynı zamanda şirketlerin stratejik sırlarını hedef alan yeni nesil bir casusluk yöntemi olabilir. İş dünyasında önemli pozisyonlarda görev yapan yöneticiler, farkında olmadan firmalarının en kritik bilgilerini bu çevrim içi sohbetlerde paylaşabiliyor.
Gazeteci Toygun Atilla köşe yazısında, profesyonel ağlarda yer alan bu tür mesajlar, yatırım fonları ya da danışmanlık şirketleri görünümü altında, belirli sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin iç dinamiklerini çözümlemeyi hedefliyor.
Atilla'ya göre, görüşme karşılığı ödeme teklif ediliyor. İlk bakışta iyi niyetli bir danışmanlık gibi görünüyor. Ancak bu sohbetlerde verilen genel bilgiler bile birleştirildiğinde, şirketin stratejik haritası ortaya çıkıyor.
Görüşmeler genellikle 'uzmanlık görüşü' alma bahanesiyle başlatılıyor. Davetkar bir dille yapılan teklifler; şirketlerin fiyat politikaları, tedarik zincirleri, regülasyon eğilimleri ve kurumsal kültür gibi konuların sorgulanmasını içeriyor. Katılımcılar, 'genel bilgi veriyorum' düşüncesiyle rahat davranıyor. Ancak bu bilgilerin parça parça bir araya getirilmesiyle, rakip şirketlerin eline milyon dolarlık içgörüler geçebiliyor.
Eskiden bilgi güvenliği denince akla virüsler, hacker saldırıları ya da fiziksel belge hırsızlıkları gelirdi. Ancak yeni dönemde risk daha sinsi bir şekilde ilerliyor: sıradan görünen, hatta kahve eşliğinde yapılan bir çevrim içi sohbet bile şirketinizin geleceğini tehlikeye atabiliyor.
Atilla'nın yazısında altını çizdiği en önemli uyarı ise şu:
'Yöneticiler kendilerine şu soruyu sormalı: Paylaştığım bilgi kendi deneyimim mi, yoksa kurumumun rekabet avantajının bir parçası mı?'
Eğer yanıt ikinciyse, bu tür görüşmeler artık profesyonel değil; kurumsal stratejilerin sessizce sızdırıldığı tehlikeli bir zemin anlamına geliyor.
Birçok yönetici, bu tür görüşmelere iyi niyetle katılsa da sonuç her zaman beklendiği gibi olmayabiliyor. Paylaşılan her cümle, rakip şirketler için büyük bir fark yaratacak stratejik veri haline gelebiliyor.
Bu nedenle uzmanlar, özellikle LinkedIn gibi profesyonel platformlarda gelen 'danışmanlık' veya 'uzman görüşü' taleplerine karşı daha dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor.
Gazeteci Toygun Atilla köşe yazısında, profesyonel ağlarda yer alan bu tür mesajlar, yatırım fonları ya da danışmanlık şirketleri görünümü altında, belirli sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin iç dinamiklerini çözümlemeyi hedefliyor.
Atilla'ya göre, görüşme karşılığı ödeme teklif ediliyor. İlk bakışta iyi niyetli bir danışmanlık gibi görünüyor. Ancak bu sohbetlerde verilen genel bilgiler bile birleştirildiğinde, şirketin stratejik haritası ortaya çıkıyor.
Stratejik bilgiler parça parça sızıyor
Görüşmeler genellikle 'uzmanlık görüşü' alma bahanesiyle başlatılıyor. Davetkar bir dille yapılan teklifler; şirketlerin fiyat politikaları, tedarik zincirleri, regülasyon eğilimleri ve kurumsal kültür gibi konuların sorgulanmasını içeriyor. Katılımcılar, 'genel bilgi veriyorum' düşüncesiyle rahat davranıyor. Ancak bu bilgilerin parça parça bir araya getirilmesiyle, rakip şirketlerin eline milyon dolarlık içgörüler geçebiliyor.
Yeni nesil bilgi savaşları: Hacker'lar değil, mesajlar
Eskiden bilgi güvenliği denince akla virüsler, hacker saldırıları ya da fiziksel belge hırsızlıkları gelirdi. Ancak yeni dönemde risk daha sinsi bir şekilde ilerliyor: sıradan görünen, hatta kahve eşliğinde yapılan bir çevrim içi sohbet bile şirketinizin geleceğini tehlikeye atabiliyor.
Yöneticilere etik uyarı: Nerede durmanız gerektiğini bilin
Atilla'nın yazısında altını çizdiği en önemli uyarı ise şu:
'Yöneticiler kendilerine şu soruyu sormalı: Paylaştığım bilgi kendi deneyimim mi, yoksa kurumumun rekabet avantajının bir parçası mı?'
Eğer yanıt ikinciyse, bu tür görüşmeler artık profesyonel değil; kurumsal stratejilerin sessizce sızdırıldığı tehlikeli bir zemin anlamına geliyor.
İyi niyetle başlayan sohbet, riskle sonuçlanıyor
Birçok yönetici, bu tür görüşmelere iyi niyetle katılsa da sonuç her zaman beklendiği gibi olmayabiliyor. Paylaşılan her cümle, rakip şirketler için büyük bir fark yaratacak stratejik veri haline gelebiliyor.
Bu nedenle uzmanlar, özellikle LinkedIn gibi profesyonel platformlarda gelen 'danışmanlık' veya 'uzman görüşü' taleplerine karşı daha dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor.