Osmanlı'nın en büyük kütüphanesi Osmanlı'nın kitap kurdu Osmanlı'nın büyük bilgini Katip Çelebi'nin devasa kütüphanesi

  • Konbuyu başlatan Padişahbet
  • Başlangıç tarihi
P

Padişahbet

Administrator
Yönetici
1609'da İstanbul'da doğan Katip Çelebi'nin gerçek adı Mustafa'dır. Ordu katipliği yaptığı için ulema ve halk arasında Katip Çelebi lakabıyla, Divan-ı Hümayun mensupları arasında ise Hacı Halife ismiyle tanınır.

Asker olan babası Abdullah, Katip Çelebi'nin iyi bir eğitim alması için küçük yaşlardan itibaren özel hocalar tutarak, yetişmesini sağladı.

Katip Çelebi, 14 yaşına geldiğinde babası kendisine maaşından 14 dirhem harçlık bağlayarak, yanına aldı. Böylece Divan-ı Hümayun kalemlerinden Anadolu Muhasebeciliği Kalemi'ne girerek, burada hesap kaidelerini, erkam ve siyakat yazısını öğrendi.

Ertesi yıl Abaza Paşa isyanını bastırmak için Erzurum'a giden orduyla babasının yanında Tercan, 1626'da ise Bağdat seferlerine katıldı. Her iki seferde de savaşın bütün safhalarına ve sıkıntılarına şahit olan Katip Çelebi, aynı yıl babasını ve amcasını kaybetti.

İstanbul'a dönüş​


İstanbul'a dönünce devrin önemli din adamlarından Kadızade Mehmed Efendi'nin derslerine devam eden Katip Çelebi, 1630'da Hüsrev Paşa'nın maiyetinde Hemedan ve Bağdat seferlerine katıldı.

Katip çelebi, bu seferler sırasında uğradıkları veya zaptettikleri Gülanber Kalesi, Hasanabad, Hemedan, Bisütun gibi şehir ve menziller hakkındaki gözlemlerini Cihannüma ve Fezleke adlı eserlerinde anlattı.

Ayrıca bizzat bulunduğu Bağdat'ın kuşatılması ve savaşın safhalarını oldukça canlı bir şekilde tasvir eden Katip Çelebi, daha sonra İstanbul'a dönerek, yine Kadızade'nin derslerine devam etti.

Tabanıyassı Mehmed Paşa'nın kumandasındaki ordu ile 1633-34'te tekrar Şark seferine giden Katip Çelebi, ordunun Halep'e çekilmesinden istifade ederek, hacca gitti.

Katip Çelebi, 1635'te Sultan 4. Murad'ın Revan seferine katıldı. Bu sefere ait gözlemlerini oldukça geniş biçimde anlatan Katip Çelebi, daha sonraki hayatını tamamen ilmi çalışmalara adadı. Kendi ifadesiyle küçük cihattan büyük cihada döndü.

Muazzam bir kitap koleksiyonu​


Kendisine kalan küçük bir mirası kitaplara yatıran Katip Çelebi, ertesi yıl zengin bir akrabasının ölümü üzerine kendisine düşen oldukça büyük bir mirasın önemli bir bölümünü yine kitaplara verdi. Geri kalanla da Fatih'te bulunan evini tamir ettirdi ve aynı tarihte evlendi.

Kendisini tamamen ilim ve eserlerine verdiği için 4. Murad'ın Bağdat seferine katılayan Katip Çelebi, bu dönemde on yıl kadar geceli gündüzlü ilimle uğraştı.

Bazen kendini tamamen bir kitaba verip, her şeyi unutan Katip Çelebi, 1645 Girit Seferi münasebetiyle harita yapımıyla da ilgilendi.

Bu sıralarda Mukabele Başhalifesi'yle kadro meselesi yüzünden tartışınca memuriyetten ayrılan Katip Çelebi, Müslüman olan Fransız asıllı Mehmed İhlasi'nin yardımıyla bazı Latince eserleri de Türkçe'ye çevirdi.




Sağlık durumu kötüleşen Katip Çelebi, hastalığı sırasında tedavi yollarını öğrenmek amacıyla bir yandan tıp kitaplarını okurken bir yandan da manevi çareler aramak için havas kitaplarını inceledi.

Katip Çelebi, 6 Ekim 1657 sabahı vefat ederek, Zeyrek Camisi civarındaki kabristanda toprağa verildi.

Gerek hayat hikayesinden gerekse devrinin kaynaklarından aşırı derecede kitaba düşkün olduğu anlaşılan Katip Çelebi, en çok tarihi ve biyografik eserlerle meşgul olup, tarihi bir olayı aydınlatmak için birçok kitabı inceledi. Arapça Feẕleke'sini yazarken elinden bin 300 eserin geçtiğini belirtir.
 
Geri
Üst